Hazal Kılınç’ın “Vişne Bahçem” romanı, sembollerle örülü güçlü bir özgürlük hikâyesi sunuyor. Feraye, annesinin baskısı altında büyüyen genç bir kadındır. Onun nefes almasını bile engelleyen bu otoriteye karşı sessiz bir direniş yöntemi bulur: Odasını vişne fidanlarıyla doldurmak.
Vişne fidanları, annesinin alerjisi sayesinde dokunulmaz bir alana dönüşür. Feraye’nin bu bahçesi, yalnızca bitkilerle değil, aynı zamanda özgürlük arzusuyla da doludur. Her yaprak, onun içsel isyanının sessiz ama güçlü bir sembolüdür. Hazal Kılınç, bu metaforu kullanarak, kadınların baskıya karşı içlerinde taşıdığı direnci gözler önüne serer.

Feraye’nin mücadelesi yalnızca ailesiyle sınırlı değildir. Hayatına giren yaşça büyük bir adam, ona aşk gibi görünür ama aslında yeni bir esaret zinciri getirir. Feraye, bir kez daha kendi benliğini kaybetme riskiyle karşı karşıya kalır. “Vişne Bahçem”, bu ikili mücadeleyi derinlikli bir dille işleyerek, özgürlüğün değerini ortaya koyar.
Hazal Kılınç’ın kalemi, okuyucunun kalbine dokunan bir gerçeklik sunar. Feraye’nin vişne bahçesi, yalnızca bir sığınak değil, aynı zamanda kadınların kendi bahçelerini yaratma gücünün metaforu olur. “Vişne Bahçem”, özgürlük ve kimlik üzerine unutulmaz bir hikâye olarak öne çıkar.